5.4.09

lahana turşusu ve suyu


Bir gün dizi çekimlerinde iken bir gün gazeteciliğin tozlu yollarında bir gün ise kel alaka bir görüşmeye giderken ayakkabının topuğunu kaldırım taşından çekip çıkarmakla meşgulken ben ,pembe kaplı kitabın sayfalarını bahçede güneş enerjisine çevirmişken,bir anda bozulan ve giden bahar yalnızlığı gibi soğukla başbaşa kalırken ben,hangi zaman dilimindeyim acaba?Durdurak bilmeyen metrobus durakları gibi,sıranın sana gelmesini bekleyen heyecanlı teyzeler gibi en müsait yer ve zaman neresi olucak acaba inmem gereken?
sorgula,sorgula nereye kadar,neden bir adet de ben alışveriş filesini sırtıma takıp da domatesin kilosunu sormazken, kafam dakikada 41445 salgı yayıp da bulaşıcı gruba giriyorum,amip gibi bölünüyor düşüncelerim?
onda.bunda.şundadır tamam da.en sevgi bölünmesini de şu sıralar yaşıyorum.En sevgili- en beslenme saati kıvamında.
Ama tüm bunlara rağmen dünya kendi ekseni etrafında dönerken,ben başka bir gezegene bayrak dikme yarışındayım sanırım :)
Bu blog nedir,ne içindir,araştırmalarına bir nokta koymak istedim,ve içimden geçenler sıralandı bir kez daha,yazamıyorum yine,farklı amaçlar için de kullanmak bir diğer hedefim,ama şimdilik S.o.s çığlıkları gibi nedense.
hadi dometesleri güneşe koyalım da kızarsın yanakları artık,lakin turşusunu kurmak istemiyorum hayatın.

0 can: